2024’ün kasım ve aralık aylarında Türkiye’de 100’e yakın erişim engeli kararı verildi. Bu kararlarla birlikte internet siteleri, haberler, sosyal medya paylaşımları ve sosyal medya hesaplarını kapsayan binlerce URL erişime engellendi. Üstelik bu nihai sayı da değil. Zira bu aylarda verilen kararlar bugün bile yayımcılara iletilmeye devam ediyor. Görünüşe göre bir süre daha geçmiş aylardan kararlar gelmeye de devam edecek.
En az bunun kadar çarpıcı olan bir diğer nokta da şu: Bu sayılara, 2023 yılında erişim engeli getirilen URL’lerin yaklaşık yüzde 90’ını oluşturan “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle verilen kararlar dahil değil. Çünkü bu gerekçeyi barındıran 5651 sayılı kanunun 9’uncu maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla 10 Ekim 2024’te iptal edildi. Bu tarihten beri kişilik hakları ihlali gerekçesiyle karar verilem(e)mesine rağmen erişim engeli kararlarının ve engellenen URL’lerin sayısında yaşanan bu artış, ciddi bir baskı mekanizmasının varlığına ve gücünü korumaya devam ettiğine işaret ediyor.
Sessizlik sansürü besleyip büyütüyor
Erişim engeli kararlarının bu denli artması, ifade ve basın özgürlüğü ile haberleşme haklarının yanı sıra bilgiye erişim açısından oldukça endişe verici bir tablo oluşturuyor. Ancak daha kaygı verici olan, bu kararların -başta bilgiye erişim olmak üzere dijital haklar üzerine çalışan bir avuç profesyonel dışında- toplumda neredeyse kimsede hiçbir yankı uyandırmaması. Engellenen haber/site/paylaşım/hesaplar arasında popüler bir gazete ya da tanınmış bir gazeteciye ait olanlar yoksa erişim engeli kararları genellikle fark edilmiyor veya önemsenmiyor.
Engellenen içeriklerin çok büyük bir kısmı düşünce, ifade ve basın özgürlüğü haklarının kullanıldığı haber ve paylaşımlardan oluşuyor. Dolayısıyla söz konusu içeriklerin engellenmesi, bu hakların yanı sıra toplumun bilgiye erişim ve haberleşme hakının ihlal edildiği anlamına geliyor. Buna karşın toplumda birkaç cılız ses dışında geniş bir sessizliğin hakim olması ise yalnızca mevcut sansür politikalarının daha fazla yerleşmesine değil, aynı zamanda daha geniş kapsamlı kısıtlamaların önünün açılmasına neden oluyor.
Tepkisizlik daha büyük hak ihlallerine zemin hazırlıyor
Erişim engeli kararları yurttaşların bilgiye erişme hakkını doğrudan etkiliyor. Bununla birlikte söz konusu kararların sessizlikle karşılanması da bu tür kısıtlamaların sıradanlaştırılmasına yol açıyor. Bugün görmezden gelinen her erişim engeli, gelecekte daha büyük kısıtlamalar için zemin hazırlıyor.
Bu noktada, toplumun daha duyarlı davranarak basın, ifade, düşünce, haberleşme ve bilgiye erişim haklarını savunması kritik bir önem taşıyor. Anayasa ile güvence altına alınmış bu temel hakların korunması, sadece bir haberin ya da bir paylaşımın engellenmesine karşı çıkmakla yetinmeyi değil, daha geniş bir ifade özgürlüğü mücadelesinin bir parçası olmayı gerektiriyor. Aksi takdirde, sansürün derinleşmesiyle birlikte yalnızca engellenen içeriklerin sayısı değil, bu kısıtlamaların hedef aldığı alanlar da hızla artmaya devam edecek.