Dünyanın en büyük kağıt ve hamur şirketi International Paper, Amerikalıların okumanın değerini daha iyi anlamaları amacıyla 1981 yılında “Bana okuyan birini gönderin” başlıklı bir reklam serisi yayımladı. Şirket, seri kapsamında dünyaca ünlü yazar Kurt Vonnegut, Forbes Dergisi’nin sahibi-editörü Malcom Forbes ve yazar Edward T. Thompson’dan “nasıl yazılır” sorusuna cevap veren yazılar yazmalarını istedi.
Vonnegut, “Üslup sahibi bir şekilde nasıl yazılır”; Forbes ise “Bir iş mektubu nasıl yazılır” başlıklı yazılar yazdı.
Seri, hemen bir reklam klasiği haline geldi ve yeniden basımı için yaklaşık bir milyon istek aldı. Şirketin mesajı açık ve netti: Daha çok okuyanlar, daha fazlasını başarır.
International Paper, Thompson’dan ise nasıl bu kadar anlaşılır yazabildiklerini anlatmasını istedi. Zira Thompson, milyonlarca okuyucu için karmaşık konuları anlaşılır kılmasıyla ünlü Reader’s Digest’in genel yayın yönetmenliğini yaptı.
Thomspon’ın “Nasıl anlaşılır yazılır” başlıklı yazısı, Vonnegut ve Forbes’un da yazılarıyla birlikte 2 Haziran 1981’de yayımlandı.
İyi yazmaya kafa yoran ve Türkçe kaynak bulmak, hatta genel olarak kaynak bulmakta zorlanan biri olarak bu yazıyı oldukça faydalı buldum. Benim gibilere yardımcı olabilmek adına da Türkçeye çevirdim. Sayfa sonundaki PDF’ten Thompson, Vonnegut ve Forbes’un yazılarının orijinal metinlerine de ulaşabilirsiniz.
Eğer yazmaktan korkuyorsanız, korkmayın.
Büyük, süslü kelimeler ve yüksekten uçan ifadeler kullanmanız gerektiğini düşünüyorsanız bu düşünceden bir an önce kurtulun.
Eğer profesyonel bir şair ya da romancı olmak gibi bir hedefiniz yoksa iyi yazmak için fikirlerinizi basit ve net bir şekilde aktarmanız yeterli olacaktır.
Bu kolay bir şey değil. Ancak sizin düşündüğünüzden çok daha kolay.
Sadece üç temel şartı var:
- Net yazmak istemelisiniz. Eğer bu kısma kadar metni okumayı bırakmadıysanız bunu zaten istiyorsunuzdur.
- Çok çalışmaya istekli olmalısınız. Düşünmek demek çalışmak demektir ve bir şeyi iyi yapmak için gereken de budur.
- Bazı temel, rehber ilkelere uymalısınız.
Anlaşılır bir metin kaleme almak istiyorsunuz ancak bunu yaparken bazı güzel, dramatik veya ilham verici ifadeler ya da cümleler mi aklınıza geliyor? Sorun değil, onları da kullanabilirsiniz. Ama daha sonra soğukkanlı, nesnel bir göz ve zihinle kendinize “Bunlar yazdığım metnin anlaşılır olmasını engelliyor mu?” sorusunu sorun. Eğer cevabınız evetse dişinizi sıkarak da olsa bu süslü cümleleri silin.
Bazı temel, rehber ilkeleri takip edin
Yazdığınız her bir yazıda karşılaştığınız her bir sorun için size tam bir “yapılacaklar ve yapılmayacaklar” listesi veremem
Ancak en yaygın problemleri kapsayan bazı temel rehber ilkeler verebilirim.
1. Söylemek istediklerinizin bir taslağını oluşturun
Bunun ilkokul düzeyinde göründüğünü biliyorum ama başlamadan önce nereye kadar yazacağınızı bilmeden anlaşılır bir metin yazamazsınız. İronik olacak ama metninizi nereye kadar yazacağınızı belirtmek üzere hazırladığınız taslakta bile bunu yapmak zordur. O yüzden şu yöntemi deneyin:
- Söylemek istediğiniz her bir cümleyi ayrı bir karta yazın.
- Konu itibarıyla birbiriyle ilgili veya aynı bölümü oluşturan ifadelerin yer aldığı kartları ayrı ayrı gruplandırın. (Bir otomobili anlatıyorsanız yakıt tüketimiyle ilgili cümlelerin yer aldığı kartları bir bölüme, güvenlikle ilgili cümlelerin yer aldığı kartları başka bir bölüme koymak gibi.)
- Bölümlerinizi bir sıraya koyun. “Bunlardan hangileri en önemlileri ve ilk veya sona saklanması gerekiyor?”, “Hangileri diğer bölümleri anlaşılır kılmak için önceden sunulmalı?” gibi sorular bu sıralamayı yapmanıza yardımcı olacaktır.
- Şimdi, aynı şeyi her bölümün kendi içinde ayrı ayrı olarak yapın. Yani cümleleri mantıklı, anlaşılır bir sıraya koyun. İşte taslağınız hazır, sadece bir giriş ve sonuç bölümünün eklenmesi gerekiyor. Bu pratik bir taslak çıkarma yöntemidir ve çok da esnektir. Kolayca cümleler ekleyebilir, çıkarabilir veya yerlerini değiştirebilirsiniz.
2. Anlatmaya okuyucularınızın seviyesinden başlayın
Yazmaya başlamadan önce okuyucularınızın konu hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunu anlayın. Konuyu onların anlayabileceğinnden daha yüksek bir seviyeden yazmayın.
UYARI: “12 yaşındaki bir çocuğun anlayacağı şekilde yazın” şeklindeki eski ve yanlış tavsiyeyi unutun. Bu oldukça aşağılayıcı bir yaklaşım. Ama ana amacınızın okuyucularınızdan daha zeki olduğunuzu kanıtlamak değil, bir şeyi açıklamak olduğunu unutmayın.
3. Jargondan kaçının
Yalnızca belirli bilgi seviyesine veya ilgi alanlarına sahip insanlarca bilinen kelime, ifade ve deyimleri kullanmayın.
Bir bilim insanı gibi bilimsel bir jargon kullanarak “Biyota yüzde yüz ölüm tepkisi gösterdi” yazmak yerine “Bütün balıklar öldü.” yazabilmek gibi mesela.
4. Tanıdık kelime kombinasyonlarını kullanın
Eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt’in bir metin yazarı, Roosevelt’in yapması için yazdığı bir konuşma metninde “Daha kapsayıcı bir toplum inşa etmeye çalışıyoruz” ifadesini kullanmıştı. Roosevelt bunu, “Burayı kimsenin dışlanmadığı bir ülke haline getireceğiz” şeklinde değiştirdi. Bu, tanıdık kelime kombinasyonu kullanımına başarılı bir örnek
UYARI: “Tanıdık kelime kombinasyonları” ifadesiyle, hatalı dilbilgisini kastetmiyorum. Bu, metninizin anlaşılır olmasını güçleştirebilir.
Örneğin, “John’un babası, Cuma günü dışarı çıkamayacağını söyledi.” ifadesi hatalı bir dilbilgisi, yani yanlış bir kelime kombinasyonu kullanımı örneğidir. Çünkü bu ifadede kimin dışarı çıkamayacağı belli değil. John mu çıkamayacak yoksa babası mı?
5. “Birinci derece” kelimeleri kullanın
Bu kelimeler aklınıza hemen bir görüntü getirir. Birinci derece olmayan kelimeler, aklınızı bir görüntüyü canlandırmadan önce birinci derece olmayan kelimeleri birinci derece kelimelere çevirmeye zorlar.
Yüz, kal ve kitap kelimelere birinci derece kelimelerdir
Yüzey, ikamet etmek, ve cilt kelimeleriyse ikinci, hatta üçüncü derece kelimelerdir.
Birinci derece kelimeler genellikle en kesin, en net kelimelerdir.
6. Konuya sadık kalın
Başlangıçta kafa karıştıran ve hazırlaması zor görünen taslağınız, şimdi size kolaylık sağlıyor. Çünkü şimdi yazdığınız her cümle için kendinize “Bu ifade, taslağımdaki bir konuyla ilgili mi? Eğer değilse, onu taslağa eklemeli miyim?” sorularını sorabilirsiniz. “Cevap hayırsa yoldan sapıyorum demektir.”
Ardından ana hat üzerinde tam gaz devam edin.
7. Mümkün olduğunca kısa ve öz olun
Ne yazarsanız yazın, onu kısaltmak —yoğunlaştırmak— neredeyse her zaman metninizi daha sıkı, daha doğrudan ve okunup anlaşılması daha kolay bir hale getirir. Reader’s Digest’ın yaptığı gibi yoğunlaştırma, büyük ölçüde bir sanat biçimidir. Ancak herkesin öğrenip kullanabileceği teknikler içerir.
- Cümlelerinizi mantıklı bir ABC sıralamasında sunun: Bu noktada taslağınız işinizi kolaylaştırmalı çünkü doğru yaptıysanız cümleleriniz zaten mantıklı bir ABC sıralamasında duruyordur. Yani A, B’yi; B de C’yi anlaşılır kılıyor olmalı. Bir çizgi, sıralama halinde yazmak, bir şeyi olabilecek en az kelimeyle net bir şekilde söylemektir.
- İnsanlara zaten bildikleri şeyleri söyleyerek kelime israf etmeyin: Aşağıdaki örnek bu konuda size yardımcı olacaktır.
“Bankaların sizi bir kredi riski olarak nasıl değerlendirdiğini hiç merak ettiniz mi?Geliriniz, işiniz ve benzeri hakkında bazı bilgilerin bir kombinasyonu olduğunu zaten biliyorsunuz. Ama aslında bir çok bankanın bir puanlama sistemi vardır. - Fazla örnek vermeyi ve gereksiz anekdotları bırakın: Bir argümanı desteklemek için genellikle, bir olgu veya örnek yeterlidir. Bu en fazla iki olabilir. Daha fazlası sadece metni uzatır. Örnek sayısını artımak isteyebilirsiniz, bu noktada da kendinize “Bu gerçekten hikayeyi anlatmama yardımcı oluyor mu, yoksa beni yavaşlatıyor mu? diye sorun.
(Birçok kişi Reader’s Digest makalelerinin anekdotlarla dolu olduğunu düşünür. Ancak aslında bunları az miktarda ve genellikle iki nedenden biri için kullanırız: Ya konu o kadar kurudur ki ona hayat vermek için biraz “insanlık” katmak gerekiyordur ya da konunun anlaşılması o kadar zordur ki okuyucuların anlamasına yardımcı olmak için anekdot eklemek gerekiyordur. Konu hem canlı hem de kavraması kolaysa hızla ilerleriz.) - En yaygın kelime israfçılarının peşine düşün: Rüzgarlı ifadeler.
Rüzgarlı ifadeler —– kısaltılmışları
Şu anda —– şimdi
Olası durumda —– eğer
Çoğu durumda —– genellikle. - Pasif fiilleri aktif hale getirin: Bu her zaman daha kısa cümleler kurmanızı sağlar.
“Kiraz ağacı George Washington tarafından kesildi.” (Pasif fiil ve dokuz kelime)
“George Washington kiraz ağacını kesti.” (Aktif fiil ve yedi kelime) - Olumsuz bölümlerden kesebileceğiniz olumlu/olumsuz bölümleri arayın:
Cevap, dikkatsizlik ve beceriksizlikte yatmıyor. Büyük ölçüde işi yapacak yeterli sayıda insana sahip olmakta yatıyor.Cevap, bu işi yapmak için yeterli insan bulmakla ilgilidir. - Son olarak, daha az kelimeyle daha net yazmak için: Bittiğinde, durun.
Edward T. Thompson
Reader’s Digest Genel Yayın Yönetmeni
Edward T. Thompson hakkında
1960’ta Reader’s Digest’e (RD) yazar olarak katıldı ve 1976’da derginin genel yayın yönetmenliğine getirildi.
Dergiyi ciddi bir araştırmacı gazeteciliğe başlatarak, uluslararası baskıları genişleterek ve orijinal makaleler için görevlendirmeleri artırarak RD tarihinde yeni ve heyecan verici bir bölüm yarattı. Bu dokunuşlarıyla derginin özellikle 1970’li ve 80’li yıllardaki ivme kazanmasında rol oynadı, kendisi de sektörde dünya çapında bilimnen bir isim haline geldi.
Digest’ten ayrıldıktan sonra birkaç yayıncılık girişiminde yer aldı ve Jann Wenner için projelerde danışmanlık yaptı. MIT’de Ziyaretçi Komitesi’nde ve birkaç kurulda görev aldı
Reader’s Digest hakkında
Reader’s Digest, aylık olarak yayımlanan bir Amerikan dergisidir. Dergi 2010-2012 yılları arasında yayımlanmış ve her yıl 10 sayı çıkarmıştır. Uzun bir dönem boyunca ABD’nin en çok satan dergisi olan Reader’s Digest, bu unvanı 2009’da Better Homes and Gardens‘a kaptırmıştır.