Her yılın Haziran ayı, tüm dünyada Onur Ayı olarak kutlanıyor.
Bu ay kapsamında LGBTİ+’ların görünürlüğünü, kültürünü, tarihini ve hak mücadelesini temsilen çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
Türkiye’deki LGBTİ+ topluluğu ve hak savunucuları da bunu kutlamak istiyor ve tüm yasal engel ile baskılara rağmen kutlamayı da başarıyor. Ancak muktedirler yine de bu kutlamalara limon sıkmayı beceriyor.
Tıpkı Onur Ayı’nın son haftasında gerçekleştirilen Onur Yürüyüşü öncesi, LGBTİ+’ların en güçlü sesi, Kaos GL Derneği’nin, dernekle aynı adı taşıyan dijital yayınının sansürlenmesi gibi…
Tarihler 21 Haziran’ı gösterdiğinde, derneğin internet gazetesi olan kaosgl.org‘un 50 bini aşkın kullanıcısı bulunan “@kaosgl” kullanıcı adlı X hesabına erişim engeli getirildi.
“Milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle verilen bu kararın ardından, dernek, “@kaosglorg” kullanıcı adıyla yeni bir hesap açtı. Ancak bundan beş gün sonra, 26 Haziran’da, yeni açılan X hesabı da dahil olmak üzere Kaos GL’nin internet sitesi ile Instagram ve Facebook hesapları da erişime engellendi.
X, hükümetin ifade özgürlüğünü bastırma politikasına ortaklık ediyor
Bu erişim engelinin, yalnızca bir sosyal medya hesabının kapatılması olarak değil; LGBTİ+ medyasına ve dolayısıyla LGBTİ+ topluluğuna yönelik sistematik dışlayıcılığın, inkârın ve baskının yeni bir eşiği olarak okunması gerektiğini düşünüyorum. Bu karar, hükümetin yalnızca Kaos GL’yi değil, LGBTİ+’ların varlığını kamusal alanda temsil eden her türlü mecrayı hedef tahtasına koyduğunu açıkça gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında, bu erişim engeli sadece teknik değil, politik olarak da çarpıcı ve tehlikeli bir mesaj içeriyor.
Hükümet, bu kararla Kaos GL’yi bir haber kaynağı, bir medya kuruluşu, hatta bir yurttaş sesi olarak tanımadığını alenen beyan ediyor. Oysa Bianet ve Artı Gerçek gibi internet gazetelerinin X hesapları için de benzer erişim engeli kararları alınmış olmasına rağmen, bu kararlar henüz uygulanmış değil. Aynı şekilde, Etkili Haber, Zam Ajans, Boşuna Tıklama ve İ. Haskoloğlu gibi dezenformasyonla, emek hırsızlığıyla anılan ve kamusal fayda değil, zarar üreten hesaplar hakkında da benzer erişim engeli kararları alınmış durumda ama onlar da hâlâ yayında. Dolayısıyla bunu bir çifte standart değil de “tesadüf” olarak yorumlamak en hafif tabiriyle saflık olur.
Bu durumun, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve/veya Rende Binası’nın doğrudan müdahalesiyle şekillendiğini düşünmek için yeterince gerekçemiz var. Çünkü bu yalnızca bir mahkeme kararının X’e iletilmesi değil; hükümetin, hangi kararların uygulanacağına dair doğrudan talimat verdiği, hatta bu hukuksuz süreci bir tür siyasi sansür mekanizmasına çevirdiği bir düzenekle karşı karşıyayız. Bu tabloda da X, yalnızca bir platform değil, hükümetin ifade özgürlüğünü bastırma politikasına ortaklık eden bir aktör olarak yer alıyor.
“LGBTİ+ medyasını sansürlemek hak ihlali sayılmaz”
Burada özellikle dikkat çeken bir diğer nokta da şu: Bianet ve Artı Gerçek’in hesaplarına yönelik kararlar uygulanmazken, Kaos GL’nin hesabı hızla erişime engelleniyor. Bu fark, hükümetin hâlâ geleneksel medya kurumlarını doğrudan susturmanın yaratacağı ulusal ve uluslararası tepkinin farkında olduğunu, ancak LGBTİ+ yayıncılığı söz konusu olduğunda böyle bir kaygı taşımadığını gösteriyor. Bu da bize, LGBTİ+ medyasına yönelik sansürün, devletin gözünde “meşru bir ayrımcılık” zemininde değerlendirildiğini kanıtlıyor.
Bununla birlikte, “haber hesabı” olarak bilinen dezenformatif ve emek hırsızı X hesapları, haklarında verilen erişim engeli kararlarına rağmen hâla yayımdayken Kaos GL’nin hesabının hemen engellenmesi, hükümetin bu kurumu bir haber kaynağı olarak tanımadığını ve bunu açıkça ilan etmekten de çekinmediğini ortaya koyuyor. Bu, yalnızca Kaos GL’ye değil, onun nezdinde tüm LGBTİ+’lara yönelik bir yok sayma ve değersizleştirme pratiği. Rende Binası, bu kararla adeta “Başta Kaos GL olmak üzere LGBTİ+’ların sesine ses olan yayımcıların hiçbiri, bizim gözümüzde, uyduruk haber hesapları kadar bile bir haber kaynağı değil” diyor. Dolayısıyla bu yalnızca bir hak ihlali değil, aynı zamanda bir varoluş inkârı.
Birçok uydurma haber hesabı, trol ağı ya da dezenformasyon merkezinin varlığına rağmen bugüne kadar hiçbir yayımcı, hükümetin ayrımcı politikalarına Kaos GL kadar rahatsızlık ver(e)medi. Çünkü Kaos GL yalnızca haber vermiyor, görünmez kılınmak istenenlerin varlığını ısrarla, ısrarla, ısrarla duyuruyor. Tüm bunlar da bana “Kaos GL bile engelleniyorsa tüm LGBTİ+ yayımcıları erişime engelleyebilirler” diye düşündürüyor.
Çözüm: Dayanışma
Bu nedenle, bugünden sonra LGBTİ+’lar özelinde hak temelli yayıncılık yapan her mecranın daha temkinli olması, aynı zamanda da daha fazla dayanışma üretmesi gerekiyor. Sansür yalnızca bir hedefi susturmak için değil, geride kalanlara korku salmak için de yapılır. Ama bu amaçlarına, yalnızca biz bu korkuya teslim olursak ulaşabilirler.
Dolayısıyla bize düşense açık:
İlk olarak, bu sansürün son bulması için daha somut adımlar atmak; ikinci olarak da başta Kaos GL olmak üzere, erişime engellenen yayımcıları yalnız bırakmamak, yeni hesapları üzerinden onları takip edip yeniden görünür kılmak ve dayanışmayı dijitalde de büyütmek.
